Seçkiner Öğrenci Apartları Servis Çilesi
Sınavdan çıkmıştım. Yapamadığım soruların ağırlığı vardı sanki üzerimde; bir de hastalık. Oysa dün bir şeyim yoktu. Sınava çalışmamak için uykusu gelen olur, canı sıkılan olur. Sanırım ben hasta olmayı seçmişim. Son akşam çalışmak ne kadar verimliyse üzerine hastalığın gelmesi beni pek sevindiremedi.
Aynı dairede kaldığım arkadaşlardan biri hastaydı zaten, düzensiz beslenme de benim direncimi düşürdü sanırım. Hastalığımı sadece düzensiz yemek alışkanlığına atmak saçma olur. Bu ayda beni ısıtması gerekirken odamı soğutan bir kaloriferim ve odamı gece-gündüz, yaz-kış havalandıran balkon kapımda bir aralık var. Apartın yöneticilerine sorunlarımı bildirdiğimde ise aldığım cevaplar hep aynı: yapılıyor, ediliyor, takılıyor, yapılacak, edilecek, takılacak. Sanırım bu kelimelere fazla inanıyorum. Ama inanmayanlar da var, trafik polisleri gibi. Servisin eksiklerini söyleyen polise yapılacak, edilecek, takılacak demek pek işe yaramıyor sanırım. En sonunda olan oluyor ve servis çekiliyor. Servis kiralanıyor, fakat kiralanan servisin sefer sayılarını arttırmak servis kirasını da arttırıyor. Bu yüzden dönem başında bize yurdu tanıtırken kullandıkları broşürdeki "Her saat servis" ibaresi de geçerliliğini yitiriyor. Servis sayısını azaltmak için servis saatlerini uzatıyorlar. Bu da doğal olarak yığılmalara neden oluyor.
Evet, söylediğim gibi sınavdan çıkmıştım. Hastalık ve yorgunluğun verdiği bir çöküntü vardı üzerimde. Durakta arkadaşımı görünce yurda gitmeden önce köye gidip yemek yiyelim dedik. İyileşmem için yemek yemeliydim. Tıka basa yedikten ve çayımızı içtikten sonra servisi beklemeye yola koyulduk. Bizden sonra başkaları da geldi aynı yurda gidecek. Servis geldi arkadaşla servise yaklaşınca arkadan bir yığın insan üzerimize çıkarcasına servise akın etti. Ne gariptir ki o hayvanca davranışı sergileyenlerin çoğu kızdı. Nazik olmayan bu kızlara karşı benim de nazik olmama gerek yoktu. Bu yüzden ben de centilmenlik yapma ihtiyacı hissetmedim, daldım servise. Oturmadan önce koridorda çantamı çıkarmaya çalışıyordum. Çanta sürekli omzumdan çıktığı için kayışlarını kısa yapmıştım. Bu da çok sıkı olmuştu. Kolum zor çıkıyordu. Kolumu çıkardım fakat dirseğimin bir şeye çarptığını farkettim. Hemen bunu "Başııım" diye bir ses izledi. Refleks olarak pardon dedim fakat olanları değiştirmedi bu. Biran arkama bakmaya çalıştığımda servise erken binmek için başını başkalarının önüne sokan bir kız gördüm. İçimde o an adalet hissi ortaya çıkmaya başladı. Ama bu gurur duyduğum bir şey değildi. Adalet şiddet ile sağlanmamalı. Bunun için kendimden nefret ettim. Ben en arka koltuğa oturup arkadaşımı bekledim. Arkadaşım birazdan yanıma oturunca yaptıklarımı anlattım.
Yaptığım o davranıştan gurur duymuyorum. Vicdanım rahat etmiyor. Başını her yere sokan aceleci kız eğer bu yazdığımı okuyorsan cidden üzgün olduğumu bilmelisin.
Aynı dairede kaldığım arkadaşlardan biri hastaydı zaten, düzensiz beslenme de benim direncimi düşürdü sanırım. Hastalığımı sadece düzensiz yemek alışkanlığına atmak saçma olur. Bu ayda beni ısıtması gerekirken odamı soğutan bir kaloriferim ve odamı gece-gündüz, yaz-kış havalandıran balkon kapımda bir aralık var. Apartın yöneticilerine sorunlarımı bildirdiğimde ise aldığım cevaplar hep aynı: yapılıyor, ediliyor, takılıyor, yapılacak, edilecek, takılacak. Sanırım bu kelimelere fazla inanıyorum. Ama inanmayanlar da var, trafik polisleri gibi. Servisin eksiklerini söyleyen polise yapılacak, edilecek, takılacak demek pek işe yaramıyor sanırım. En sonunda olan oluyor ve servis çekiliyor. Servis kiralanıyor, fakat kiralanan servisin sefer sayılarını arttırmak servis kirasını da arttırıyor. Bu yüzden dönem başında bize yurdu tanıtırken kullandıkları broşürdeki "Her saat servis" ibaresi de geçerliliğini yitiriyor. Servis sayısını azaltmak için servis saatlerini uzatıyorlar. Bu da doğal olarak yığılmalara neden oluyor.
Evet, söylediğim gibi sınavdan çıkmıştım. Hastalık ve yorgunluğun verdiği bir çöküntü vardı üzerimde. Durakta arkadaşımı görünce yurda gitmeden önce köye gidip yemek yiyelim dedik. İyileşmem için yemek yemeliydim. Tıka basa yedikten ve çayımızı içtikten sonra servisi beklemeye yola koyulduk. Bizden sonra başkaları da geldi aynı yurda gidecek. Servis geldi arkadaşla servise yaklaşınca arkadan bir yığın insan üzerimize çıkarcasına servise akın etti. Ne gariptir ki o hayvanca davranışı sergileyenlerin çoğu kızdı. Nazik olmayan bu kızlara karşı benim de nazik olmama gerek yoktu. Bu yüzden ben de centilmenlik yapma ihtiyacı hissetmedim, daldım servise. Oturmadan önce koridorda çantamı çıkarmaya çalışıyordum. Çanta sürekli omzumdan çıktığı için kayışlarını kısa yapmıştım. Bu da çok sıkı olmuştu. Kolum zor çıkıyordu. Kolumu çıkardım fakat dirseğimin bir şeye çarptığını farkettim. Hemen bunu "Başııım" diye bir ses izledi. Refleks olarak pardon dedim fakat olanları değiştirmedi bu. Biran arkama bakmaya çalıştığımda servise erken binmek için başını başkalarının önüne sokan bir kız gördüm. İçimde o an adalet hissi ortaya çıkmaya başladı. Ama bu gurur duyduğum bir şey değildi. Adalet şiddet ile sağlanmamalı. Bunun için kendimden nefret ettim. Ben en arka koltuğa oturup arkadaşımı bekledim. Arkadaşım birazdan yanıma oturunca yaptıklarımı anlattım.
Yaptığım o davranıştan gurur duymuyorum. Vicdanım rahat etmiyor. Başını her yere sokan aceleci kız eğer bu yazdığımı okuyorsan cidden üzgün olduğumu bilmelisin.